Yolculuğum Başlarken…

Merhaba değerli arkadaşlarım, bilginin paylaştıkça arttığına inananlardanım. Diksiyon, iş yaşamındaki pozitif ve negatif davranışlar, beden dili ve sunum teknikleri üzerine paylaşımlar yapmak üzere yola çıktım. Bu blog yolculuğum umarım sizlere faydalı olur…Sevgi ve sağlıkla kalın.

ÖDÜN VE ÖDÜL

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen ödün ve ödül sözcüklerine değinmek istiyorum.

İlk olarak ödün sözcüğü, uzlaşmaya varabilmek için hak, istek veya savlarının bir bölümünden, karşı taraf yararına vazgeçme; ödünleme, ivaz, taviz anlamına geliyor (TDK Sözlük). Dilimizde ödün vermek (ödünle uzlaşma sağlamak) kullanımı var.

Ödül sözcüğü ise, bir başarı karşılığında verilen armağan; mükafat, yarışmada kazananlara verilmek üzere ortaya konan şey, bir iyiliğe karşılık olarak verilen şey, anlamına geliyor. Dilimizde ödül almak (herhangi bir başarı karşısında ödüle layık görülmek), ödül vermek (ödüllendirmek) kullanımları mevcut.  

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.  

HAM VE HAN

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen ham ve han sözcüklerine değinmek istiyorum.

İlk olarak ham sözcüğü, Farsça kökenli (ḫām) bir kelime. Yenecek kadar olgun olmayan, işlenmemiş madde, gerçekleşme kolaylığı veya imkanı olmayan, kaba, toplum kurallarını bilmeyen anlamına geliyor (TDK Sözlük). Dilimizde ham çıkmak (kavun, karpuz kesildiğinde olgunlaşmamış olduğu anlaşılmak, kendisinden beklenilen olgun davranışları göstermemek), ham bez (fabrikadan çıkmış, işlenmemiş kumaş), ham gaz (işlenmemiş gaz), ham hayal (gerçekleşmeyecek düşünce veya ümit), ham madde (bir ürün elde edilmesinde kullanılan temel bileşenlerin işlenip elde edilmesinden önceki durumu) kullanımları var.

Han sözcüğü ise, Farsça kökenli (ḫān) bir kelime. Yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan yapı, büyükşehirlerde serbest mesleklerde çalışanların oda veya dair tutup çalıştıkları birkaç katlı yapı anlamına geliyor. Aynı zamanda Doğu ülkelerinde yerli beyler ve Kırım girayları için kullanılan unvan, Osmanlı padişahlarının adlarının sonuna getirilen unvan anlamına da geliyor. Han aynı zamanda Eskişehir iline bağlı ilçelerden biridir. Dilimizde han gibi (gereğinden çok geniş yer), han hamam sahibi (malı mülkü çok, varlıklı kimse), iş hanı (birden çok iş yerinin bulunduğu çok katlı bina), yolgeçen hanı (girip çıkanı, geleni gideni çok ve belirsiz olan yer) gibi kullanımları mevcut.

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

GÖN VE GÜN

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen gön ve gün sözcüklerine değinmek istiyorum.

İlk olarak gön sözcüğü, işlenmiş deri, kösele, hayvan derisi anlamına geliyor (TDK Sözlük). Dilimizde gön yufka yerinden delinir (her bir iş en zayıf noktasından, en güçsüz yerinden bozulur) kullanımı var.

Gün sözcüğü ise, güneş, gün ışığı, gündüz, yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre; ruz, içinde bulunulan zaman, zaman, sıra, çağ, devir, iyi yaşanmış zaman anlamına geliyor. Dilimizde gün ağarmak (tan yeri aydınlanmak), gün almak (bir iş görmek için ilgili kişiden bir gün ayırmasını istemek, randevu almak, belirli bir yaşı bitirdikten sonra girdiği yaştan süre almak), gün atmak (davayı ileri bir tarihe bırakmak, güneş doğmak), gün batmak (güneş batmak), gün bugün (içinde bulunduğun günü iyi değerlendir, bugün ne yapabilirsen kazancın odur), gün doğmadan neler doğar (beklenmedik bir sırada umut verici durumlarla da karşılaşma imkanı vardır), gün doğmak (sabah olmak), birine gün doğmak (isteklerini gerçekleştirmek için iyi bir duruma erişmek veya eline olağanüstü bir fırsat geçmek), güne göre kürk giyinmek gerek (kılık kıyafetimizi zamanın koşullarına uydurmalıyız), gün geçirmek (boş şeylerle vakit geçirmek), gün güne uymaz (bir günün işleri, durumları, şartları başka bir gününkine uymaz), gün ola harman ola (bir gün onun da zamanı gelir), gününü gün etmek (hiçbir şeyi dert edinmeyip gününü hoş geçirmek), günaşırı (bir gün ara ile, iki günde bir), günberi (Dünya’nın, Güneş’e en yakın bulunduğu nokta),  günbegün (günden güne), gündöndü (ayçiçeği), doğum günü (bir kimsenin doğduğu gün) gibi pek çok kullanımları var (TDK Sözlük).       

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

GALİZ VE VALİZ

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen galiz ve valiz sözcüklerine değinmek istiyorum.

İlk olarak galiz sözcüğü, Arapça kökenli (ġalīẓ) bir kelime. Kaba ve çirkin anlamına geliyor (TDK Sözlük). “A” harfi kalın ve kısa okunuyor.  

Rimel sözcüğü ise, Fransızca kökenli (valise) bir kelime. genellikle yolculukta içine çamaşır vb. eşya konulan küçük el bavulu anlamına geliyor. “A” harfi kalın ve kısa okunuyor.

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

YEL VE YELE

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen yel ve yele sözcüklerine değinmek istiyorum.

İlk olarak yel sözcüğü, rüzgar anlamına geliyor. Romatizma ağrısı, kalın bağırsaktaki gaz anlamı da var (TDK Sözlük). Dilimizde yele vermek (savurmak, boşuna harcamak), yel gibi (çok hızlı bir biçimde, çabucak, hızla), yel gibi gelen sel gibi gider (emek vermeden ele geçen para çarçur olur gider), yel üfürdü, sel götürdü (mal birdenbire ve sebepsiz yere ortadan yok oluverdi), yel vermek (rüzgarı veya havayı herhangi bir şeyin üzerine yöneltmek), yel değirmeni (rüzgar gücüyle çalışan değirmen), yelkesen (yarışlarda, rüzgarın etkisinden korunmak için öne takılan siperlik, rüzgarlık), yelkıran (yelkesen), yelkovan (saatin dakikaları gösteren ve akrepten daha uzun olan ibresi), yelölçer (rüzgarölçer, anemometre), yelyutan (atlarda hava yutmanın yol açtığı bir hastalık), kara yel (Kuzeybatıdan esen, soğuk, bazen fırtına niteliğinde yel), gün yeli (Doğudan esen rüzgar), kaba yel (lodos), sam yeli (çölden esen sıcak rüzgar), seher yeli (seherde esen yel), tan yeli (sabaha doğru çıkan hafif rüzgar), yıldız yeli (yıldız rüzgarı) gibi kullanımları var.

Yele sözcüğü ise, at, aslan vb. hayvanların ensesinde veya boynunda bulunan ve saça benzeyen uzun kıllar, perçem, balıklarda sırt yüzgeci anlamına geliyor.

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

REMEL VE RİMEL

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen remel ve rimel sözcüklerine değinmek istiyorum.

İlk olarak remel sözcüğü, Arapça kökenli (remel) bir kelime. Aruz ölçülerinden biri ve Klasik Türk müziğinde bir usul anlamına geliyor (TDK Sözlük). 

Rimel sözcüğü ise, Fransızca kökenli (rimmel) bir kelime. Kadınların kirpiklerini kıvırmak ve daha uzun göstermek için fırça ile sürdükleri yağlı sürme, maskara anlamına geliyor.

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

TERFİH VE TERFİ

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen terfih ve terfi sözcüklerine değinmek istiyorum. Bu sözcüklerin tek ortak yanı Arapça kökenli olmaları.

İlk olarak terfih sözcüğü, Arapça kökenli (terfīh) bir kelime. Ferahlatma, rahat yaşamasını sağlama anlamına geliyor. Dilimizde terfih etmek (iyileştirmek, ferahlatmak) kullanımı var (TDK Sözlük). 

Terfi sözcüğü ise, yine Arapça kökenli (terfī) bir kelime. Derecesini, makamını, rütbesini derece olarak arttırma, yükselme anlamına geliyor. Dilimizde terfi etmek (bir görevde derecesi yükselmek), terfi maaşı (Devlet Memurları Kanunu’na göre terfi etmiş devlet memuruna terfiden kaynaklı verilen ek ödenek) kullanımı mevcut.

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

SEPEK VE SEPET

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen sepek ve sepet sözcüklerine değinmek istiyorum.

İlk olarak sepek sözcüğü, değirmen taşının ekseni anlamına geliyor.

Sepet sözcüğü ise, Farsça kökenli (seped) bir kelime. saz, kamış, ince dal veya tellerden hasır biçiminde örülerek yapılan, genellikle sapı olan, yiyecek ve eşya taşımak için kullanılan kap, kap biçiminde örülerek yapılmış, sazdan örülmüş balık kapanı, motosikletin yan tarafında bulunan, tek yolcu taşımak üzere hazırlanmış ayrı bölüm, basketbolda sayı kazanmak için, içine top atılmaya çalışılan demir çembere geçirilmiş altı açık ağ anlamına geliyor. Dilimizde sepet havası çalmak (işinden çıkarmak, sepetlemek), sepette pamuğu olmamak (bilgisiz, boş kafalı olmak), sepet kafalı (ahmak, alık), sepetkulpu (basık kemer veya tonoz), sepet sandık (ince dallardan örülmüş ve çoğu meşin ile kaplanmış, sepete benzeyen sandık), sepet topu (basketbol), senet sepet (senet yerine geçebilecek bir belge veya sözleşme), sürü sepet (birçok), çamaşır sepeti (kirli veya yıkanmış çamaşırların içinde toplandığı sepet), çöp sepeti (büro ve evlerde çöpleri, atıkları koymaya yarayan kap; çöp kovası), dalyan sepeti (Dalyanın denizden yana olan dip tarafındaki açıklığı kapamak için kullanılan büyük sepet), Karamürsel sepeti (Karamürsel’de kestane veya fındık ağacı çubuğundan yapılan, sık örülmüş, ufak, sağlam ve sapsız sepet, önemsiz kimse veya şey) kullanımları var (TDK Sözlük). 

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

GALE VE GALA

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen gale ve gala sözcüklerine değinmek istiyorum.

İlk olarak gale sözcüğü, Fransızca kökenli (galee) bir kelime. İçerisinde kalıp yapılan üç tarafı kaplı, bir tarafı açık tepsi şeklindeki dizgi aleti anlamına geliyor. “A” harfi kalın ve kısa okunuyor (TDK Sözlük).  

Gala sözcüğü ise, İtalyanca kökenli (gala) bir kelime. Resmi bir törenden sonra yapılan büyük ve gösterişli şölen, ilk gösterim anlamına geliyor. “A” harfi kalın ve kısa okunuyor.

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.

PATENT VE PATEN

Merhaba değerli arkadaşlarım bu yazıda tek harfin farklılaşması ile oluşan ve farklı anlama gelen patent ve paten sözcüklerine değinmek istiyorum. Bu sözcüklerin tek ortak yanı Fransızca kökenli olmaları.

İlk olarak patent sözcüğü, Fransızca kökenli (patente) bir kelime. Buluş belgesi, belirli şartları sağlayan buluşlar için verilen ve ilgili kamu kurumunca resmi sicile kaydedilerek korunan mülkiyet hakkı, uyruğunu belirten belge, gemilere ayrıldıkları limanın sağlık durumu için verilen belge, bir durum veya bir işi yalnızca kendi yetkisi altında görme anlamına geliyor. Dilimizde birini patentinin altına almak (egemenliği altına almak), patent damgası (altın, gümüş vb. maddelerin altına vurulan ve oranını belirten damga), patent hakkı (isim hakkı) kullanımları mevcut.

Paten sözcüğü ise, yine Fransızca kökenli (patin) bir kelime. Buz üstünde kaymak için kullanılan, tabanına, dar uzun bir çelik takılı ayakkabı, bu ayakkabının düz yerlerde kaymakta kullanılan tekerlekli türü, halk oyunlarında yan yana, art arda, sırt sırta duruşlardan oluşan çizgi ve daire biçimleri ile oyuncuların sahne üzerinde dağılarak oluşturdukları şekil veya düzen anlamına geliyor. Dilimizde buz pateni (buzla kaplı zemin üzerinde yapılan buz sporlarında kullanılan, altı çelik bıçaklı özel ayakkabı, bu ayakkabı ile yapılan kayma sporu) kullanımı var (TDK Sözlük).

Tek bir harfin farklılaşmasından ne olur ki demeyin. Dilimize özendiğimiz günler dilerim. Sevgi ve sağlıkla kalın.